Sessizlik ve umut arayana, Eski Datça...
Eski Datça, Muğla ilinde Datça ilçesine bağlı bir köy. Buraya yolumuz geçtiğimiz yaz Datça’da kalmışken Can Yücel'in evini de görelim dememizle düşüyor.
Bir veya iki katlı Eski Datça'nın taş evleri, begonvil ve
sarmaşıklarla dolu bahçeleriyle görülmesi gereken yerlerden. Sokakları, taş, evleri, kapıları, insanları, küçük kahve içilen yerleriyle sevimli ve sessiz bir yer.
Benim için ev kapılarının dıştan görüntüleri içinde
yaşayanlar hakkında birer ipucudur. Hepsini fotoğraflar sonra içlerinde kimler
yaşar tahmin etmeye çalışırım. Mavi kapı, ahşap kapı, kırmızı kapı, beyaz kapı… Kim bilir hangi güzelliklere ve kötülüğe şahit oldular…
Eski Datça’da gezmeye başlarken hava çok sıcak değildi. Sokağın
ilk giriş kısmında el işi kolyeler, işlemeler, danteller, kapı süsleri veya
magnetler görebilirsiniz. Dayanamayıp küçük ve çok güzel gözleri olan bir kızdan
el işi kolye aldım. Tam üstüme uyumlu ve Güneş’i andırıyordu. Giderken “ne
güzel bir kızsın sen” dememe gerek kalmadan, benden önce davrandı. “abla, sen
çok güzelsin”. O anda ona sarılmamak için kendimi zor tuttum. Kafasını okşadım
ve teşekkür ettim. “Güzel olan ben değil, senin kalbin…” dedim…
Sarı Kolyem |
Datça sokaklarında yürümeye devam ederken, ölmeden önce “Mekanım
Datça olsun, öldükten sonra beni Datça’ya gömün” diyen şair Can Yücel’in
adının verildiği sokağa girdik. Biliyorsunuzdur ki, Datça Belediye
Mezarlığı’ndaki anıt mezarı 19 Ağustos 2011 yılında saldırıya uğrayıp, tahrip
edildi. Daha sonra heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yeniden yapılmaya
başlandı. İki mermer bloktan oluşan mezar taşı, daha önce olduğu gibi yeni
doğacak bir bebeğin hayatla olan bağlantısını anlatıyor.
Can Evi adı verilen müzesi de biz gittiğimizde kapalıydı. Sadece etrafından ve kapıları üzerine asılanlardan dokunabildik anılara…
Zaten sözler, şiirler, yazılar kalmaz mı gidenin ardından
bütün yüküyle…
Umarım siz gittiğinizde Can Yücel’in evine gider, oradan bir
parça Datça havası da koklayıp gelirsiniz.
Eşi Güler Yücel’in şiiriyle de duygulanarak sessizce ayrıldık
Can evinin önünden.
Can Taşı
balyozla parçalanabilir,
yok edilebilinir, ama…
ŞİİR öyle bir taştır ki,
ne balyozdan yıkılır,
ne yok edilir,
ne de balyozlan parçalanır…
ŞİİR
kalplere mığlanır,
toprakta çoğalır,
göklerde yükselir…
Senin gibi Can…
Bu güzel şiirle eşine olan sevgisini ifade ediyor Güler hanım. Benden de umut etmeli insan, insanın güzelleşebileceğine sözleri dökülüyor.. Tıpkı Can babanın dediği gibi.
“Bir deniz anasıdır umut taa suların ortasında,
açılır kapanır,
açılır kapanır,
kapanır kapanır açılır.”
#Datça #Canevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder