21 Eylül 2016 Çarşamba

Minik bir tatil arayanlar için biçilmiş kaftan;

Kaz Dağları'nın eteklerinde kurulu olan Akçay, küçük bir turizm kasabası.



Kurban bayramının 2.günü küçük bir kaçamak yaparak Balıkesir-Edremit üzerinden Akçay’a gitmek üzere yola çıkıyoruz. Bayram trafiğinden eser yok ama dönüş bizi çok düşündürüyor. Eminim kalabalık olacak...

Hava sıcak, fakat sabah bulutlar peşimizi bırakmıyor. Akşamları esmesinden de anlıyoruz ki eylül ayı Akçay tarafında soğuk geçiyor. Kafa dinlemek, yeni bir yer görmek, sahil kasabasında minik bir tatil yapmak istiyorsanız önerilerimin başında geliyor.

Butik otel tercihimiz sebebiyle sabah kahvaltısı olan ve sadece 2014 yılında açılmış, güleryüzlü personeli ve tertemiz odaları olan Akçayhan Boutique Otel’i seçiyoruz.
Sahile yürüyerek 10 dakika mesafede ve merkezin karışıklığından uzak.



Yemek için Tripadvisor üzerinden olumlu ve en yüksek puanları alan yerlere güveniyoruz. Öğle yemeği için Konya Pide tercihimiz olurken, akşam deniz kıyısında rakı balık sohbet için İstasyon Restauran’ı tercih ediyoruz.

İstasyon Restaurant’a gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız gerekiyor çünkü bayram da olduğu için yer sıkıntısı çok fazla. Masalar her zaman dolu ve keyifli gözüküyor. İçeri girdiğimizde bütün gece bize güleryüzlü hizmetiyle mutlu edecek Güner bey yardımcı oluyor. Mezeleri olağanüstü dikkatlilik ve zevkle anlatırken 5 çeşit azar azar seçmeyi tercih ediyoruz. 

Acısız yapamam, acı benim tadım tuzum diyenler için harika bir meze, Atom var.
Tahinli Humus ekşi tadıyla ağzınızda mayhoş bir tat bırakırken, Girit Meze ve Börülce Piyazı rakınızın yanında size tatlı ve ekşi tatlarıyla eşlik ediyor. Tabii ki olmazsa olmaz bir peynir var; o da Yunan peyniri Saganaki. Kızartılarak yağ ve hafif pul biberle tatlandırılarak geliyor. Ne tatlı ne tuzlu tam yerinde eşlik ediyor rakınıza.

Büyük bir hevesle O’nu denemek için gittiğimiz bir yer burası! Ne mi O ?
Sakızlı ahtapot.

Fakat İstasyon Restaurant Zencefilli Ahtapot’un olduğu söylüyor. Yanlış okumuşum herhalde diyerek güveç içinde önümüzde sıcacık duran ahtapota bakıyoruz. Sıcacık sosuna ekmeğinizi bandırdığınızda doğru tercih olduğunu çoktan anlıyorsunuz. Ahtapot da sos da damağımıza şölen yaratıyor.

Başka bir akşamımız daha olsa hemen İstasyon Restaurant’ın yanında olan As Restaurant’a gitmek istiyorduk. Sakızlı ahtapot’u oranın yaptığını da döndükten sonra öğreniyoruz. Bir başka gelişimizde oraya gidip tatmak istiyoruz.

Mezelerimizi seçerken balık seçimimizi de yaptığımız için ortaya çipura geliyor. Her şey güzel tek eksik müzik. Onu da kendi telefonumuzdan açtığımız müzikler sayesinde tamamlıyoruz. Zeki Müren, Yıldız Tilbe, Müzeyyen Senar eşlik ederken hoş sohbetimize, dostluğa kaldırıyoruz kadehimizi. İçimizde tuttuklarımıza, kendimize, aşka ve sağlığa bir de...



Keyifli bir akşam sonrası ertesi gün denize girmek için altınoluk tarafına gitmeye karar veriyoruz. Arabayla giderken sahilde bir sürü beach görüyor olacaksınız. Durup bakabilir hoşunuza gidene girebilirsiniz. Bizim tercihimiz Hasanaki Restaurant&Beach Club oluyor. Giriş ücreti 20 TL. Yer konusu biraz sıkıntılı olabiliyor o yüzden erken gitmenizde fayda var.

Yiyecek olarak Ayvalık tostu ve her zaman taze demledikleri çayını öneriyorum. Denize karşı zeytin ağaçlarının altında veya şezlonglarınızda güneşlenirken çayınızı veya soğuk biranızı yudumlayın.



Çocuk sesinden uzak ve son derece keyifli bir deniz var önünüzde. Müzik yayını biz istediğimiz için açılsa da kendi müziğini getiren çok.



İskeleden denize yürüyüp kendinizi soğuk suya bırakın ve deniz sizi taşısın. Başta soğuk ama sonra sizi son derece rahatlatacak bir ısıya sahip. Deniz ortasında kurulu plastik dubaları çok severim ve burada da karşıma çıktığı için mutlu oluyorum. Kısa bir dinlenmeyi hakkediyor bedeniniz. Yatın ve güneşi içinize çekin...

2 günlük kısa tatilimiz son derece keyifli bir biçimde burada bitiyor.
Dönüş yolumuz 3 saat olması gerekirken 7 saatle bizi zorluyor fakat yine de dinlenmiş olmaya değiyor.

Akçay’a yolunuz düşerse bunları tatmadan gitmeyin derim.


Sevgiyle ve huzurla kalın.


Her türlü sorun ve mesajın için bana yazabilirsin.
Mail: gunesaras@okuantum.net
Instagram / twitter: @gunessaras

7 Eylül 2016 Çarşamba

 Sen Hangi Maskeyi Kuşandın ?



Kimse senin en içini bilemez.
Ne gördüğünü, ne duyduğunu, ne düşündüğünü, ne hissettiğini, senden iyi anlayamaz.
Senin kadar olayları sade veya karışık, kişileri istediği gibi, nesneleri farklı anlamlandıramaz.

Sen sadece yaşamaya devam edersin, kafana göre, bazen kalbine göre.

Her gün kalktığında yeni bir maskeyi kuşanır yüzüne öyle çıkarsın dışarı.
Bilirsin, seni senden başka kimse bilemez. Rahatsındır, hangi maskeyi taktıysan yüzüne, artık O’sundur.
Kendine zarar gelmesin diye korunursun, saklanırsın. Çünkü gerçek benliğini gösterdiğin anda kötülükler gelmeye başlar...

Kalbini acıtırlar, sevip saklamazlar, ziyan ederler.

İşte o zaman savunma zamanıdır.
Tek bir şey yapmalısın;
Sessizliği seç, güçlü dur.

Ve bunun için kocaman olmasa da, bir parça tebessüm gerekir, belki de kocaman bir kahkaha atarsın. Her zaman olduğu gibi, kafana göre, bazen de kalbine göre.


Çünkü her halükarda, eninde sonunda, kazanan gülen taraf olur.


Eylül ayın dengeli ve tebessümü bol geçsin.
Sevgiler,

Her türlü sorun ve mesajın için bana yazabilirsin.
Mail: gunesaras@okuantum.net
Instagram / twitter: @gunessaras

21 Haziran 2018 Uluslararası Yoga Günü - BURSA 21 Haziran Uluslararası Yoga Günü’nün Bursa programı burada!   13.00 Hatha Yoga’yı s...